|
A - I n f o s
|
|
anarş
**
istlerce hazırlanan, anarşistlere yönelik, anarşistlerle ilgili çok-dilli
haber servisi
Bütün dillerde haberler
Son 40 ileti (Ana sayfa)
Son iki
haftalık iletiler
Eski iletiler arşivimiz
Son 100 ileti, farklı dillere göre
Castellano_
Català_
Deutsch_
Nederlands_
English_
Français_
Italiano_
Português_
Russkyi_
Suomi_
Svenska_
Türkçe_
The.Supplement
Son 10 Postanın İlk Birkaç Satırı
Castellano_
Català_
Deutsch_
Nederlands_
English_
Français_
Italiano_
Polski_
Português_
Russkyi_
Suomi_
Svenska_
Türkçe
Son 10 Postanın İlk Birkaç
Satırı
Son 24 saatte, bütün dillerdeki postaların ilk birkaç satırı
Links to indexes of First few lines of all posts of
last 30 days | of 2002 |
of
2003 |
of 2004 |
of 2005 |
of 2006 |
of 2007 |
of 2008 |
of 2009 |
of 2010 |
of 2011 |
of 2012 |
of 2013 |
of 2014 |
of 2015 |
of 2016 |
of 2017 |
of 2018
üye
olun
(tr) DAF, Meydan #44 - Doğu'da Batı'da Kadın Her Yerde Kadın - Şeyma Çopur
Date
Sun, 8 Apr 2018 08:41:42 +0300
Dizilerde, filmlerde, reklamlarda bize gösterilen güçlü, bağımsız kadınlar nerede? O
kadınlar, -dünyanın ikiye bölünmüşlüğünde- ekonomisiyle, kültürüyle "Batılı kadınlar".
Örnek alınması gereken, üstün olan onlar... ---- Onlar gibi olması için kadının
eğitilmesi, aydınlanması; devletin laikleşmesi, demokratikleşmesi; toplumun ilerlemesi,
medenileşmesi... Kadınların kurtuluşu için erkeklerin batılılaşması... Hepsi kulağa hoş
gelen boş sözler! ---- Batılı Olmak Bu Değil, Bu "Diğerleri" Olmak! ---- Batılı bir kadın
olmak İran'da devletin bedenini ayıplaması, yasaklaması, örtülere hapsetmesi demek değil.
Suudi Arabistan'da erkek izni olmadan dışarı çıkamamak değil batılı olmak; Hindistan'daki
kadınlar gibi bisiklete binememek, Kore'de askeri birliklerde tecavüze uğramak, Kenya'da
arındırma ritüeliyle önce çırçıplak soyulup sekse zorlanmak, ardından kıyafetleri
yakılarak günahlardan "arındırılmak" değil.
Batılı erkekler kadınlara "tencere kapağı şoförü" anlamına gelen "ttukong unjeongsu" diye
seslenmiyorlar elbette; çocuklara ve kadınlara tecavüz de Batı'da münferit bir olay.
Batılı olmak din efendilerinin, devlet erkanının boğazına yapışıp seni kendi elleriyle
boğması, öldürmesi değil; boğazına kadar toprağa gömülüp recmedilmek, 1800'lerde kurulan
sinema salonlarına hayatında ilk defa 2018'de girebilmek değil. Bunların hepsi
"diğerlerinin" hikayesi; Batı'da böyle hikayeler olmaz(!)
Bu Değilse Ne? Batılı Hayat Bir Başka
Öncelikle şunu söyleyelim; Batı -yazıda kastettiğimiz anlamıyla- dünya haritasının
batısını ya da bir yönü anlatan bir terim değil; tarih boyunca kapitalizmin geliştiği
Batı'nın farklı devletler tarafından da örnek alınan yaşam tarzıdır. Demokrasi, eşitlik,
ilerilik gibi kavramlarla ilişkilendirilen Batı, aslında kapitalizmin tıkırında
işlemesidir. Batı'da hayat bu yüzden bir başkadır. Caddeler temiz, mağazalar dolu,
kıyafetler gıcır, yemekler boldur ve cüzdanlar hep şişkin...
"Severek" gidilen bir iş, o işte erkeklerle eşit şekilde kazanılabilecek statüler, dolgun
ücret, "kaliteli" yaşam... Her şeyi alabilme gücü, sonsuz tüketim, sonsuz güç...
Gerçek mi Tüm Bunlar?
Dolu cüzdanın boşalttığı yaşamlarla Batı, mutluluğu kazandığını harcamakta, tüketmekte
arar. Batılı kadınlar çok yakından tanık oldukları ışıltılı yaşama sahip olmak, yani "tam
bir Batılı olmak" için vitrinlerde kendilerine sunulanlarla tatmin olmaya çalışır.
Güzellikte, kozmetikte, kendi saç tipine uygun şampuanda, kendi cildine uygun kremde arar
mutluluğu. Ancak ne yaparsa yapsın, ona yaşatılan mutluluk illüzyonu bir gün son bulur; bu
sefer antidepresanlarla tekrar kapitalizme tutunur.
Kapitalizmin ürettiği tek "değer" olan para, gittikçe yaşamı değersizleştirirken
tüketilen, aynı zamanda insanlar arasındaki ilişki de olur. Batılı kadın, cinselliğin
"özgürce" yaşandığı toplumda, bir değer ilişkisi olmaksızın bedeniyle tüketilir.
Işıltılı Hayatın Gölgesinde Tüketilen Batılı Kadın
Geçtiğimiz aylarda, Hollywood'un ünlü kadın oyuncuları, yapımcı Harvey Weinstein'ın
yıllarca tecavüzüne uğradıklarını açıkladı mesela. Ardından gelen birçok yapımcı ismi ve
taciz, tecavüz... Erkekler Batı'ya yakışır bir biçimde "medeni cesaretle" yaptıklarını
kabul etti; Batı kendine yakışır şekilde tüketmeyi, şov yapmayı sürdürdü. Batılı kadınlarsa...
Hollywood'ta çekilen filmler için harcanan milyonlarca doların piyasada tüketilmesi gibi,
sahnenin arkasında, ışıklar yokken her şey bir bir tükeniyor... Sonsuz ün, sonsuz güç...
Marka Olabilmek İçin 30 Saniye
Her şey hızla geçer; bir şey alınır, kullanılır ve yenisi çıkınca yenisi alınır. Eskinin
reklamı, yenisi çıkıncaya kadardır...
ABD markası Victoria's Secret'ın ihtişamlı ürünlerine sıkışmış marka bedenler de hemen
eskitilir Batı'da... "En kusursuzun" arandığı podyumlarda, mankenlerin marka olabilmek
için yalnızca 30 saniyeleri vardır. 30 saniye içinde bedenlerinin tüm "kusurlarını"
gösteren ışığın altında jüriye sunulurlar; hızla karar verir jüri kimin marka olacağına.
Tabi yüz gram kilo alıncaya, daha kusursuz bedenler podyumda çıkıncaya kadar...
Batılılaşamamak da Var...
Saydıklarımız Batı'nın en'leri... En gösterişli sahnelerde en Batılı hayatı yaşayanlar,
Batı'nın en hızlı tükettiği yaşamlar. Bir de tıkırında işleyen kapitalizmin yok saydıkları
var. Gündelik hayatın "diğerleri" var. Batının içinde olup Batılılaşamayan göçmen kadınlar
var mesela. Doğup büyüdükleri topraklardan yoksulluktan, savaştan göçmüşler Amerika'ya,
Avrupa'ya; "Koskoca Batı, elbet bizi de alır içine..." diye. Koskoca Batı göçmen kadınları
bir bir yutmuş ya da aç bırakmış. Batılı kadınlara hizmet eden kadınlar yaratmış
göçmenlerden; ya ev hizmetlerinde çalışmış ya bedenini pazarlamak zorunda bırakılmış
kadınlar...
İlerleme mi, Sömürünün Biçim Değiştirmesi mi?
Şimdi başa dönmenin zamanı; bizim kurtuluşumuz Batı'da mı, Batılılaşmada mı? Laikleşmede
mi, demokratikleşmede mi?
Hiçbirinde değil aslında, bunların her biri birer illüzyon; sanki özgürmüşüz gibi, sanki
batılılaştıkça, ilerledikçe nefes alıyormuşuz gibi... Bunların hepsi "-mış" gibi, "-muş"
gibi. Gerçek olan, sömürünün farklı biçimi...
Kimdir bizi lokmalara bölen, çiğneyip ezerek sindirmeye çalışan? Erk'eğin yarattığı,
erkekler için yaratılmış bu sistemdir. Ailedir, dindir, devlettir, kapitalizmdir...
Farkına bile varamadan bize "kadın olmayı" öğreten ataerkil toplumdur.
Dünyanın neresine gidersek gidelim, kim olursak olalım; değirmen döndüğü sürece biz de bir
şekilde suyun akışına kapılıyoruz. Ve o suda bizi boğanlar, değirmeni istediği yönde
çevirenler. Suyun akışına kapılıp boğulduktan sonra, değirmeni kimin çevirdiği fark eder mi?
Peki Ya Özgürlük?
Özgürlük ne Doğu'da ne Batı'da!
Özgürlük, yukarıda saydığımız/sayamadığımız -her birimizin tüm yaşamı boyunca iliklerine
kadar hissettiği- tüm iktidarları bütünlüklü bir sorun olarak ele alıp karşısında
durmakta. Yani kapitalizme, devlete, ataerkiye; iktidara karşı mücadelemizde!
Özgürlük, başörtüsünü isyanın bayrağı eyleyip sallandıranlarda, kürtaj yasaklarına karşı
sokaklara çıkanlarda, üzerinden kara çarşafı atıp rengarenk elbisesini açığa çıkaran
kadınlarda, patronların sömürüsüne karşı iş yerlerinde eylem yapanlarda, tacize ve
tecavüze karşı isyanlarını haykıranlarda!
Şeyma Çopur
seyma@meydangazetesi.org
Bu yazı Meydan Gazetesi'nin 44. sayısında yayınlanmıştır.
http://meydangazetesi.org/gundem/2018/03/doguda-batida-kadin-her-yerde-kadin-seyma-copur/
________________________________________
A - I n f o s Anartistlerce Hazirlanan, anartistlere yonelik,
anartistlerle ilgili cok-dilli haber servisi
Send news reports to A-infos-tr mailing list
A-infos-tr@ainfos.ca
Subscribe/Unsubscribe http://ainfos.ca/mailman/listinfo/a-infos-tr
Archive http://ainfos.ca/tr